Evet maalesef.. Türkiye'nin hemen heryerini saran bu 'devşirilmiş basın mensubu hali' ne yazık ki, çoğalıyor..
Biz buna kısaca YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASIN diyoruz..
Samsun'da da elbette boy gösteriyorlar.. Ne zaman Ağalarına dokunulursa ve Ağa zordaysa, onlar hemen görevlerini yerine getirmek için çabalamaya başlar..
Aslında her zaman varlar da, 'şimdi görev zamanı deyip' pıt diye ortaya fırladıklarında, daha çok fark ediliyorlar.. Neden; çünkü bir anda ortalığı cıvık cıvık yağ yapıyorlar..
Laf aramızda hani biraz da iş bilmediklerinden, 'kıyak yapayım derken' ortalığı da batırıyorlar..
Nasıl mı?.. Şöyle..
YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASIN genellikle rutin olarak yaşamlarını sürdürürler..
Ağa ile maraba hikayesi gibi.. Ağa ister maraba yerine getirir misali..
Ama her zaman 'akıllarında' Ağaya yeni kıyak işler vardır.. Ah ağaya kıyak yapsak da kendimizi fark ettirsek, diye döner dururlar....
Bunun en kolay yolu, ağanın yerine ağa olmaya çalışana hop, hııışt demektir.
İyi de bu da kolay olmuyor. Hop, YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASIN
işini yapmaya başlıyor ve bu arada 'Eksik ve yetersiz bilgiye sahip olduklarından' gazeteleri de yaz boza dönüyor'..
Mahkeme 'TEK-ZİP' diyor, hayda köşe bucak düzeltmeden geçilmiyor..
Elbette bizim meslekte 'işini doğru yapanla' ilgisi yok bu işin...
Bu iş daha çok 'TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMA YUTMA İŞİ'..
Zor iştir.. Sıkıntılıdır işin bu boyutu..
Bizim meslekte bilgi gerekir. Hem TEKNİK BİLGİ, hem de ARAŞTIRMA gerekir.. Dağarcık da hani iyi dolu olmalı..
Dağarcık deyince yanlış anlayabilir bizim bu YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASIN.
Cepten veya mideden bahsetmiyorum.. Odun değil ya anlayan anladı. Beyinden bahsediyorum..
Çünkü beyni olan ve onu biraz kullanabilen lap diye atlanmaz her habere. Sonra iş cıvıtır, madara olursun; yanındaki stajyerine, muhabirine, sayfa sekreterine..
Köşe bile yazamazsın, çünkü köşe olmuştur 'TEKZİP'..
Sana 'işini doğru yap demez' ama kıs kıs güler.. Onlar gülerken suda sürüklenmiş kütük gibi şişersin adeta..
O nedenle siz siz olun..
YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASININ 'yazdıklarına çizdiklerine, öyle kocaman sayfalara koydukları resimlere' aldanmayın siz..
İcraatlara bakmak gerekir..
Kim ne yapıyor, kim ne yapmıyor.. Kim görevlerini layıkıyla yerine getiriyor, onları görmek gerekiyor..
YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASININ bunları görmesi mümkün olmadığı için okuyucuların iyi takip etmesi gerekir..
Son örneğini Samsun'un yaşadığı sel olaylarında gördük..
Büyükşehir Belediyesi'nin, 14 kişinin hayatını kaybettiği selin nedenlerini oluşturan etkenler arasında ne kadar etkisi vardır diye sorun, YIKAMA VE YALAMACI BESLEME BASIN'dan bununla ilgili yanıt şekli bellidir..
Pek de etkisi yoktur ona göre..
Ona göre, Dereler ıslah edilmediyse; yapmasaydınız yatırım görüşü bile gelebilir..
Aynı YIKAMA VE YALAMA BESLEME BASININ Canik Belediyesi ile ilgili görüşü ise aynı olmayabilir; 'Uhhhh, tek suçlu odur. Niye getirdin o yatırımları, sen tedbirini alsaydın" bile diyebilir inanın..
Şimdi olay şudur.
YIKAMA VE YALAMA BESLEME BASIN her zaman vardır ve her zaman da var olacaktır..
Ama Türkiye'de olduğu gibi bu kentte de işini adam gibi yapan basın mensupları da olacaktır..
TOKİ'yi de, Büyükşehir Belediyesi'ni de, Canik Belediyesi'ni de, DSİ'yi de, selin oluşmasında kusuru olduğunu düşündüğü herkesi eleştiren gazeteciler de olacaktır..
Doğru olan kamuoyunu doğru bilgilendirmedir..
Gerçekleri çarpıtarak bir yerlere götürmek, gazetecinin işi değil, YIKAMA VE YALAMA BESLEME BASININ işidir..
Onlara da o yakışır...
Sonuçta herkes işini yapacak değil mi?...